Büyükelçi İsmail Hakkı Musa’nın TÜMSİAD tarafından düzenlenen ve AB Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ile Belçika Çalışma Bakanı Sayın Monica Konnick’ın onur konuğu olarak katıldıkları toplantıda yaptığı konuşma

İsmail Hakkı MUSA 24.03.2012


Sayın Bakanlarım,
Sayın Senatörüm,
Sayın Milletvekilleri,
Sayın Belediye Meclisi Üyeleri,
Sayın Genel Sekreter,
Değerli işadamları,


Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün Sayın AB Bakanımızla birlikte Temse ve Vilvoorde kentlerinde katıldığımız açılış törenleri vesilesiyle Belçika’daki müteşebbislerimizin kaydettikleri başarılara daha yakinen tanıklık etme fırsatını bulmuştuk. Bugün Belçika’daki önde gelen sivil toplum kuruluşlarımızdan olan TÜMSİAD’ın tertiplemiş olduğu bu görkemli toplantıda, müteşebbislerimizin başarısının hangi zeminde filizlenmekte olduğunu görmekteyiz.

Bu kabil başarılı etkinliklerin Belçika Türk Toplumunun göçün 50. yılını kutlamaya hazırlanmakta olduğu bir dönemde tertiplenmesinin, bizlere toplumumuzun 50 yıllık süre zarfında ne kadar mesafe katettiği konusunda bir fikir verebileceği kanaatindeyim.

Belçika’nın her köşesinden gelen siz değerli müteşebbislerimiz, bu topraklara vaktiyle ve öncelikle misafir işçi olarak gelmiş bulunan Türk toplumunun yaşamış olduğu derin dönüşüm sürecini tarif etmek bakımından manidardır. On yıllar önce bu ülkenin refahına alın teriyle katkıda bulunan insanımız, artık toplumsal hayata işadamı olarak da katılmak, bu ülkenin refahına ve Türkiye-Belçika ilişkilerinin daha da gelişmesine işadamı sıfatıyla katkıda bulunmak azminde ve kararlılığında olduğunu göstermektedir.

Türk vatandaşlarının ve Türk kökenli Belçika vatandaşlarının bu ülkede toplumsal, siyasi ve ekonomik alanda eriştiği katılım düzeyi, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında bizlere gurur verecek kadar ileri düzeydedir. Toplumumuzun, geniş anlamda “katılım” olarak da ifade etmek istediğim bu başarı hikâyesinde elbette Belçika makamlarının gösterdiği kolaylığın da önemli bir payı vardır. Bu vesile ile Belçikalı dostlarımıza tekrar teşekkür etmek istiyorum.

Bu başarı hikâyesinin temelinde, başarılı bir uyum sürecinin bulunduğunu, bunun esasını da iyi bir eğitimin oluşturduğunu, bu bağlamda Din görevlilerimiz ve Öğretmenlerimizin yanında özellikle hanımlarımızın önemli bir rol üstlendiklerini belirtmek isterim. Uyum mefhumunu esasen sürekli gelişmeye ve kendini yenilemeye dayalı katılım olarak görmemiz mümkündür.

İnsanımız bu ülkede kalıcı olduğuna göre, ortak demokratik değerler etrafında buluşmak suretiyle bu kabil bir gelişme bilincini sürekli canlı ve zinde tutmamız gerektiği kanaatindeyim. Bu başarılı sürecin verdiği cesaretle toplumumuzun ve sivil toplum kuruluşlarımızın bu ülkede artık her kesimi kucaklama amacına matuf faaliyetlere öncelik vermesinde yarar görmekteyim.

Eğitimin bu dönüşüm sürecinde belirleyici olduğu gerçeğinden hareketle, bu alanındaki faaliyetlere önümüzdeki dönemde de öncelik vermemiz gerektiği kanaatindeyim. Bu süreç seferber edilecek maddi imkânlarla daha ileri aşamalara taşınabilecektir. Siz değerli işadamlarımızı bundan sonraki dönemde de önemli rol ve belki de fedakârlıklar beklediğini düşünüyorum.

Her geçen gün büyüyen, gelişen, refah düzeyini arttıran, sözüne itibar edilen, belli başlı uluslar arası konularda görüşüne başvurulan ülkemizin bugün gelmiş bulunduğu aşamada elbette ki siz değerli işadamlarımızın önemli bir yeri vardır. Elde etmiş bulunduğunuz bu başarıların ülkemizin refahı kadar, Türkiye ile Belçika arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da gelişmesine anlamlı katkılar sağlayacağı kanaatindeyim.

Ülkemizle Belçika arasında 1837 yılında başlayan ilişkiler zamanla her alanda gelişmiş, çok boyutlu bir nitelik kazanmıştır. Son yıllarda özellikle ticari ilişkilerimiz kayda değer bir gelişme trendi yakalamıştır. Bunda ülkelerimiz arasında siyasi bir sorun bulunmamasının, hatta ülkelerimizin belli başlı uluslararası sorunlar konusunda benzer tutumlar izlemelerinin önemli bir rolü olduğu muhakkaktır.

Dünyada ve Avrupa’da krizin olumsuz etkileri olabildiğince geniş biçimde yaşanırken, 2011 yılının son 11 ayında Türkiye-Belçika ticaret hacmi, yaklaşık % 20 artışla 7,2 milyar Euro düzeyine yükselmiştir. 2002 yılından itibaren ülkemize Belçika’dan 7,2 milyar Dolar tutarında doğrudan yatırım gelmiştir. Ülkemizde 400 kadar Belçikalı firma faaliyette bulunmaktadır. Ülkemizde olduğu gibi, Belçika’da da işletmelerin takriben % 80’ini KOBİ’ler oluşturmaktadır. İstihdamın büyük bir bölümünü bu işletmeler, başka bir anlatımla sizler karşılamaktasınız.

Bütün bu hususlar, ülkemizin son yıllarda sergilediği ekonomik performansla birlikte değerlendirildiğinde, Belçikalı dostlarımızla ilişkilerimizi daha da geliştirebileceğimize işaret etmektedir.

Bildiğiniz gibi, Belçika Veliaht Prensi Philippe 15-19 Ekim 2012 tarihlerinde, takriben 140 sektörden yaklaşık 300 kişilik bir işadamı heyetiyle birlikte ülkemizi ziyaret edecektir. İkili ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi açısından önemli bir fırsat olarak gördüğümüz bu seyahate Belçika’daki Türk asıllı müteşebbislerin de ilgi göstermelerini arzu ediyoruz.

Teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.